Etik Moda Bilincine Sahip miyiz?

Merhaba 🙂 bugün biraz etik modadan, yapabileceklerimizden ve küçük de olsa atılmış adımlardan bahsetmek istedim. Gelecek nesiller için daha yaşanılabilir bir çevre bırakabilmek hepimizin elinde! O halde biraz özen…

Hızlı modanın üretim ve tüketim stratejilerinin yarattığı yıkıcı etkilerin görünür olması; modanın yeniden tanımlanmasını sağlayan etik bir tasarım anlayışının benimsenmesine yol açtı. Böylece etik moda anlayışı gelişti Peki; nedir “Etik Moda” ???

Yerel zanaatları, adil ticareti, çok işlevli tasarım ürünlerini, katılımcı tasarımı, çevre dostu malzemelerin kullanımını ve geri dönüşümle değer kazandırılan tasarımları yücelten bir yapıdır.

Etik tasarım anlayışının gündeme gelmesi tasrımın hangi koşullarda yaratıldığı, üretildiği ve tüketildiğinin sorgulanmasıyla ilgilidir. Bu yapıdaki başrolleri tasarımcı, üretici ve tüketici oalrak ele alırsak aralarındaki ilişkinin hiyerarşik olduğunu, tasarımcı ile üreticinin, tüketici üzerinde etkin bir rol oynadığını gözlemleyebiliriz.

  Küresel modanın üretmeye ve ilerlemeye yönelik üretim-tüketim ilişkisi tasarım kuramcısı Manzi’ niye göre “üretmek için yapmaya dayanan ve atık oluşturan bir süreçtir”. Oysa bu ilişkiyi döngüsel bir yapıda kurgulayıp “yeniden üreterek” ürünün birçok geri kazanım oluşturacağı görülebilir. Böyle bir sürecin iletişim kısmı da, tüketim odaklı ve manüpile edici bir söylemden ziyade şeffaf, bilgilerndirici ve tüketiyi okuyup yorumlayan bir birey olarak konumlandıran katılımcı bir yapılanmayı benimsemelidir. son on yıllık süreçte etkisi artan etik moda anlayışı, kendi moda iletişimini ve söylemini ana akım moda basını üzerinden etkin bir biçimde oluşturuyor ve kendine özgü iletişim kanllarına ihtiyaç duyuyor.

2006 yılında “yavaş tasrım hareketi manifestosu” nun moda dünyasında yarattığı etki ile birçok etik marka internet üzerinden küresel ölçekte iletişim kurmaya başladı. 90′ lı yıllarda kavramsal tasarım hareketinin öncülerinden Martin Margiela’ nın atık olarak değerlendirilen eski giysilere kazandırdığı yeni statü etik modanın medyada ilgi çekici konulardan biri olmasına yol açmıştır. Margiela’ nın öncülük ettiği kavramsal ve radikal moda tasarımı, güncel modanın yalnızca gösterilen, aslınıp satılan bir değer değil, aynı zamanda üzerinde konuşulan, tartışılan ve sergilenen kalıcı bir değer olduğunu vurgulayarak bu alanda akademik bir literatürün de oluşmasını sağlamıştır.

                                                                         Martin Margiela

Etik moda yalnızca sürdürülebilirlikle kısıtlı olmak yerine; sosyal, kültürel ve ekonomik dönüşümlerle aktivist bir hareket olarak gelişmekte. Tabii bu dönüşümleri etkileyen kırılma noktarıda büyük önem taşıyor.

  • Ekolojik Hümanizm : Sürdürülebilir tasarım 1960 ve 1970′ li yıllarda gündeme gelen çevresel duyarlılık ve sürdürülebilir tüketimin ortaya çıkışına rastlar. 68 kuşağının sosyal ve politik huzursuzluğu ile yerleşen “Hippie” devrimi kapitalis düzenin homojenleştirici değerlerine karşı sembolik bir dil oluşturmuş, ‘kendin yap’ ve ‘geri dönüştür’ pratiğinin ilk örnekleriyle küresel moda sistemine bir başkaldırı yapmıştır.

  • Dayanışma Kültürü ve Gençlik Hareketleri : Punklar burjuva kapitalizmini sorgulayarak ‘Kendin Yap’ kültürünün en yaratıcı düzeyini göstermişlerdir. Punk’ ların tüketim toplumuna karşı eleştirileri sert ve agresifti. Pazarda talep gören yeni ve albenili ürünlere karşı paçavra ve çöp kültürünün değersizliğine prim vermişlerdir. Punklar düzensiz, kullanılmış, yırtılmış, değersiz objeler ve modası geçmiş aksesuarlarla dekor edilmiş giysileriyle statü karşıtı bir tavır sergilemişlerdir.

  • Sürdürülebilir Tüketim : 1980′ lerin tüketim toplumunu takip eden süreçte, ekolojik hümanizmden sonra ikinci dalga, Rio’ da 1922′ de çevre ve gelişim üzerine Birleşmiş Milletler tarafından düzenlenen “Earth Summit” zirvesinde olmuştur. Zirvedeki oturumların yayını raporu olarak yayınlanan Agenda 21 ile sürdürülebilir ve küresel ölçekte sorumlu bir dünya düzeni için yapılması gerekenlerin kaydı oluşturulmuştur.

  • Yeşil Tüketim : Ekolojik bilinç zamanla kendisini moda pazarında da göstermiş ve yeşil tasarımlar ticarileşmeye başlamıştır. Sand Black, hazır giyim devi Esprit firmasının 1990′ lı yıllarda pazara sunduğu ‘Ecollection’ adlı ekolojik koleksiyonu ile bu akımın öncülüğünü yapmıştır. Ekolojik kadın koleksiyonları üretmek için oluşturulan ekibin hedefi; klasik tasarım ve dayanıklı üretim ile ürün ömrünü uzatmak, toprakta çözünebilir veya geri dönüştürülmüş malzemelerin kullanımıyla atık sahalarındaki yoğunluğu önlemek.

Yavaş Moda Hareketi

Söylemini Milano’ da bir konferansta gündeme gelen ‘Yavaş Tasarım Manifestosu’ ışığında oluşturmuş ve etik moda söyleminin yaratıcı zeminin inşa etmiştir. Yavaş moda, modayı etik harekete dönüştürebilecek en temel konulardan birine işaret eeder; tüketimin kendi başına bir sorun olamsı nedeniyle yavaş moda; tasarım, üretim ve tüketim arasında kurulan denge içinde kalitenin üretimi, değer kazanması ve işlenmesi ile ilişkilidir. Yavaş Moda Manifestosunun üç temel amacı vardır;

1- Yerel iş gücü ve yerel malzemeler kullanarak eşitsizlik ve kirlenme gibi problemleri çözmek.

2- Üretici ve tüketicinin arasında daha az aracının olduğu şeffaf üretim sistemleri kurmak.

3- Uzun ömürlü, feri dönüştürülebilen ve duyusal ürün tasarımları yaparak tüketim kültürüne direnç gösterme yöntemleri geliştirmek.

Etik modanın varlığı küresel moda sisteminin tasarım-üretim-tüketim ilişkisini olduğu kadar, iletişim ve temsiliyet biçimini de sorgular.

Moda medyası, dergilerden, gazetelere, raporlara ve reklamlara kadar farklı format ve biçimlerde görünürlüğe sahip olan ve bu kanallar aracılığı ile söylem oluyşturan modanın ayrıcalıklı alanlarıdır. Basının bu kadar kapsayıcı olması başta modanın gücünü ve etkisini artırdığı gibi etik modanın da kendine özgü kanallarla söylem üretme potansiyelini güçlendirir.

Dergilerin yazıişleri müdürü derginin içeriğine karar veren kişi olarak moda hiyerarşisinde tasarımcıdan sonra ikinci sırada kabul edilir. Aslında derginin temsil ettiği ve yer verdikleri moda dünyası açısından o kadar yönlendiricidir ki bu hiyerarşi bazen tersine döner. “Moda dergiciliğindeki habercilikte en önemli eleştiri unsuru, dergilerin eleştiriye yer vermemeleridir” diyen Wolbers, moda dergilerinin diğer aktüel süreli yayınlardan en önemli farkının reklam verene bağlılıkları olduğunu vurgular.

Yavaş Moda Manifestosunun etkisiyle Armani, Stella McCartney gibi ünlü tasarımcılar organik koleksiyonlarının tanıtımını yaptıktan sonra konvansiyonel moda dergileri konuya ilgi göstermeye başlamışlardır. 2006 yılında Vanity Fair dergisi ‘Yeşil’ konulu ek fasikülü çıkarınca derginin editörü yeşil meta fatişizminin müjdesini vermek için ‘Yeşil Yeni Siyahtır’ sloganını yaratmıştır. 2008 yılında Vogue, sonra Elle dergisi her yıl yeşil ek fasikül yayınlamaya başlamışlardır. Bu gösteriyor ki, geleneksel basın içerik oluşumunda ticari yapısını riske edeceğini düşündüğü etik konulara yer vermeyip, etişk moda anlayışı konusunda sessiz kalmayı tercih ederken, konu diğer basın organlarında gündeme gelerek popülerleştiğinde yayın içeriğine almakta veya derginin içeriğine midahale etmenden yeşil eklerle sözde duyarlılığını göstermektedir. Ama siz yine de her zaman ‘Yeşil Hareket’ in yanında olun. İhtiyacınızdan fazla tükemeyin. 16 T-shirt yerine kaliteli 6 T-shirt alın 🙂

Sonuç olarak etik moda hareketi; çevresel kirliliğe, tüketime yönelik üretim anlayışına, iş gücü sömürüsüne, adil olmayan ticarete karşı geliştirilen uygulamaların tümünü kapsar. Dolayısıyla sadece baskın çevresel, sosyal ve ekonomik politikalara değil, moda sisteminin kendisine karşı geliştirilen aktivist bir harekettir. Etik modanın söylemi tasarım-üretim-tüketim döngüsüne yönelik olduğu kadar modanın iletişimi ve temsiliyetine de yöneliktir.

O halde biraz daha bilinçli ve etik moda anlayışını benimseyebilmiş tüketiciler olmaya ne dersiniz? Yazı biraz uzun oldu farkındayım 🙂 ama bazı konularda farkındalık yaratmak istiyorsanız detaylara inmek gerekiyor! Hadi siz de bana destek olun hep bereber farkındalık sağlayabilelim…

Desteklerinizi ve yorumlarınızı bekliyorum 😉

Aslı

NOT: Yedi Sanat Tasarım ve Bilim dergisinden derlenmiştir. Detaylarını okumak için tıklayınız.

 

5 Comments

  1. Çok faydalı bir yazı olmuş, paylaşım için çok teşekkürler. Ben de giriş paragrafında bahsettiğiniz gibi, gelecek nesillere daha yaşanılabilir bir çevre bırakabilmek için sürdürülebilir modayı destekliyor, bu konu üzerine araştırmalar yapıyorum. Hatta tam da yazdığınız cümleye yönelik bir blog makalesini sizinle paylaşmak istiyorum: https://www.tarz2.com/gelecek-nesillere-daha-yasanilabilir-bir-cevre

    Liked by 1 kişi

    1. Öncelikle güzel sözlerin ve duyarlılığın için çok teşekkür ederim Ebru 🙏🏻 diliyorum hepimiz bir gün farkına varıp, gelecek için daha iyi ve yaşanabilir bir Dünya bırakabilmek adına küçük de olsa adımlar atabiliriz. Paylaştığın makaleyi en kısa sürede okuyacağım. Çok sevgiler, Aslı.

      Beğen

Fikirlerinizi Paylaşın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s