Naylon Çorapların Değiştirdiği Bir Dünya

Merhaba herkese; bugün her kadının vazgeçilmezi olan naylon çorapların hikayesini paylaşmak istedim.

Nereden çıktı şimdi bu? derseniz; geçtiğimiz günlerde katıldığım, sevgili arkadaşım Begüm Başoğlu Öner’in anlattığı “Moda Tarihi” etkinliğinde geldi aklıma. Aslında bir devrimdi “Nylon” ve ben size hiç anlatmamıştım 🙂

Sadece naylon bir çift kadın çorabının yeni bir çağın başlangıcı olabileceğini kim düşünebilirdi ki? Naylonun icadı, kadınlar ve askeriyeler için bir devrim başlattı. Yepyeni bir malzeme ile dokunan deneysel çoraplar, 1937 yılında tamamen laboratuarda geliştirilen ilk insan yapımı fiberin canlılığını test etmek için yapılmış. Naylon; çeliğin mukavemetine ve örümcek ağlarının parlaklığına sahip olduğu belirtilerek lanse edilmiş.

1938’de kamu bilincine ilk yerleştiğinde başka hiçbir ürünün eşleşemeyeceği bir yenilik olduğu iddia edilmiş, selefi rayon “yapay ipek” olarak lanse edilmişti. Ancak naylon, üreticisi DuPont tarafından tek başına sunulmuştu. Ticari olarak uygun ilk sentetik elyaf olan naylon; konfor, kolaylık ve kullanıp atılabilirliğe dayalı bir devrimi yarattı. Gücü, esnekliği, hafifliği ve küf direnci müttefiklerin II. Dünya Savaşı’nı kazanmasına yardımcı oldu. “Ne kadar güçlü olabilir ki?” diyenlerdenseniz; bu videoyu mutlaka izleyin derim 🙂 Kadınlar bacaklarında çelik dayanıklığı ve örümcek ağı parlaklığını hissetmek için adeta birbirleriyle yarışıyorlarmış. O güne kadar gözde olan ipek çoraplar fazlasıyla lüks olduğundan, naylon onun yerine geçmeyi vaadetmiş kadınlara.

Her kadının dolabının en öenmli parçası olan çorapların icadını yapan şirket olan DuPont, naylon çorapları tüm Dünya’ya 1939’da New York’ta düzenlenen bir fuarda gösterişli bir defileyle tanıtmış. Çoraplar 15 Mayıs 1940’ta satışa sunulduğunda talep o kadar yüksek olmuş ki; binlerce kadın mağazaya akın etmiş ve naylon 4 günde tam 4 milyon çift satılmış.

Nylon İçin Sıra Bekleyen Kadınlar - Detroit (1947)

Ürün için yazılmış bir kitap olan “Nylon: The Story of a Fashion Revolution” da yazar Susannah Handley şöyle yazmış: Naylon bir yıldan kısa sürede ev ahalisinden biri haline geldi ve tüm tekstil tarihinde DuPont naylonu kadar halk arasında ezici bir üstünlükle kabul edilen başka hiçbir ürün olmadı.

Adı çorap diye geçebilir, ancak çorap sadece naylonun tanıtımı için tercih edilmiş bir pazarlama terimiymiş ve Amerikan Kimya Derneği bunu iyi hesaplanmış bir karar olarak nitelendirmiş. İlk çoraplar pamuk dikişli, ipek şeritli ve parmaklı olarak üretildi. Tamamı siyahtı çünkü bilimadamları henüz ten rengi bir boya yaratabilmek için hangi malzemeleri kullanabileceklerini bulamamışlardı. Ancak bu kadar değildi! Üstesinden gelmeleri gereken bir sorun daha vardı. Oda ısıya maruz kaldığında naylonun bozulmasıydı. Yapılan geliştirmeler sonucu “buğulama” isimli bir yöntem keşfedilmiş ve sonuçta; ütülenmeye ihtiyaç duymayan, ipeksi pürüssüzlükte ve her bacağa uyan çoraplar elde edilmiş.

Naylon tabii ki moda dünyasını derhal etkisi altına almış. Ancak başlangıçta “Fiber-66” olarak adlandırılan devrim, yüzyıl önce ne yazık ki plastik dünyasının yaratılmasına yol açtı.

Naylon bugün doğal özellikleriyle piyasada olmayabilir. Ancak nedeni 1940 yılında yaşanan Büyük Buhran’da malzemelerin bir ulusa yardım etmesidir. Endüstriyel kimyanın insanlığı daha parlak bir geleceğe taşımaya söz verdiği bir zamandı. 1956’da bazı naylon deneme videoları çekilmişti (yukarıda bahsetmişl ve link koymuştum). Bu yeni kimya dünyasında ufuk sınırsız olarak vurgulanıyor ve naylonun dayanıklılığı ispat ediliyor.

Bu ilk naylon çorap modern bir mücizeyi, insanın doğa üzerinde ki üstünlüğünü ve bir yaşam tarzını temsil ediyordu. 1942 yılında II.Dünya Savaşı patlak verdi. Naylonalara ihtiyaç vardı ve tüm naylonlar onlara aşkla bağlı olan kadınlardan koparıldı 😦 naylonlar paraşüt, planör çekme halatı, uçak yakıt tankları, ayakkabı bağcığı, sivrisinek ağı ve hamak yapımında kullanıldı. Hepsi savaşabilmek için gerekliydi ve naylonun adı artık “savaşı kazanan fiber” olmuştu.

Ama artık naylon yoktu! Ve tabi kadınların çorapları da… kadınlar çareyi bacak makyajında buldular. Bacaklarının arkasına sanki çorapları varmışçasına çizgiler çizebilmek için geliştirilmiş çeşitli aparatlar kullandılar. Yada arkadaşlarından yardım istediler 🙂 hatta belki ressamlardan!

Savaş sonrası üretilen çoraplar için söyle yazılmış: “40,000 kadın 13,000 çift çorap için sıraya girdi ve bu esnada saç çekme, yüz tırmalama olayları yaşandı” üzgünüm ama bu makaleye ait bir görsel bulamadım 🙂

1959 yılı naylon için ayrı bir devrim olmuştu. Çünkü artık külotlu çoraplar kadınların hayatına dahil olmuştu. Külotlar ve çoraplar bir aradaydı. Artık hantal jartiyerler ortadan kalkabilir ve etek boyları yukarıya çekilebilirdi. Ve öyle de oldu… ancak bu durum tabii ki kadınların cinsiyetçi baskılara mâruz kalmalarına da neden olmuştu.

Kimilerine göre naylon; baskıcı, yapış yapış, düz ve çirkindi… ancak kadın modasında bir devrim olduğu kesin. Şimdilerde öyle sağlam naylonlar olmasa da; çoraplar hepimizin vazgeçilmezi. Zaten sorun değil! Naylon bugün mobilyadan bilgisayara, motor parçalarından bavul yapımına kadar bir çok ürün ve sektör için vazgeçilmez 🙂

Dilerim keyifle okumuşsunuzdur.

Beğendiyseniz yıldızımı tıklamayı ve paylaşmayı unutmayın 🙂

Sevgiler,

Aslı

Fikirlerinizi Paylaşın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s