Merhaba hepinize; umarım sağlığınız yerinde ve her şey yolundadır. Bu süreçte olabileceğimizin en iyisi olabilmek zor olsa da hepinize sağlık ve sabır diliyorum. Beni instagram yada LinkedIn hesaplarımdan takip edenleriniz varsa görmüşlerdir. 5 Mayıs günü üniversite gençliği ile sürdürülebilir modaya nasıl katkı sağlayabilecekleri hakkında bir konuşma yaptım.
Fikirlerine, bakış açılarına ve duruşlarına dokunmaya ve az da olsa farkındalık yaratabilmeye çalıştım. Keyifli ve heyecanlı bir sohbet oldu. Düşündüm de; bunu neden sizlerle de paylaşmayayım? Çünkü farkındalık yaratmaya benim ve daha farkında tüketicilere de dünyamızın ihtiyacı var.
Dilerim keyifle okursunuz. Beğenirseniz yıldızımı tıklamayı ve daha çok farkındalık için paylaşmayı unutmayın lütfen. “Sadece ben yapsam ne olur ki?” diye düşünmeyin lütfen. Bir her zaman çok önemlidir. Unutmayın ki Hitler sadece bir oy fark sayesinde yaptığı onca şeyi yapabilme fırsatı bulmuştur 😦 o yüzden de hepimiz, hepimizin fikirleri, duruşu ve etkisi çook çok önemli.
Sevgilerimle;
Aslı

Sürdürülebilir Moda İçin Neler Yapabiliriz? (Uludağ Üniversitesi Teknik Bilimler MYO – 05.05.2021)
Bunu söylüyor olmaktan her ne kadar çok hoşlanıyor olmasam da; moda da %100 sürdürülebilir olmak diye bir şey yok.
Bu olumsuz bir giriş oldu ama bunun ilk nedeni şu; çamaşır yıkamak… evet çamaşır yıkıyor olmamız doğaya mikrofiber aşılıyor. Bu nasıl oluyor derseniz olay şu; çamaşır yıkarken atıklara gönderilen litrelerce su içinde yapılan araştırmada yıkanan çamaşırlardan kopan liflerin inanılmaz miktarlarda olduğu tespit edilmiş. Ayrıca kullandığımız elektrik ve su sarfiyatı da sürdürülebilir olmaktan çıkartıyor durumu. Unutmadan bir de son olarak; kullandığımız çamaşır deterjanlarından çoğu da çevre dostu değil.
Bizler tüketiciler olarak daha iyi bir dünyanın var olması konusunda biraz daha fazla sorumluluk yüklenmeliyiz. Ancak bundan önce iki bakış açısını da biraz ele almak istiyorum markalar ve tüketiciler bazında.
Sürdürülebilirlik markalar için insanlığa ve çevreye en duyarlı şekilde üretim yapmak anlamına gelir. Amaç; olumsuz bir karbon izi bırakmadan çalışan bir sisteme sahip olmaktır.
Biz tüketiciler içinse bu; satın alacağımız şey hakkında düşünmek , bir ürünü satın almak konusunda hangi felsefeye sahip olduğumuz ve o parçaya gerçekten ihtiyacımız olup olmadığını kendimize sormak anlamına gelir.
Bu pek kolay değil (özellikle bazılarımız için)! Nasıl yapabilirim diye içinden geçirenler vardır eminim. Aslında çok kolay değil; ama inanın çok zor da değil. Ben size bir kaç naçizane öneri yapabilmek için buradayım 🙂
Giysileri değiştirmek bunlardan ilki. Sizler çok gençsiniz ve artık bu gelenek neredeyse kalmadı ama; eskiden annelerimiz küçülen kıyafetlerimizi başka annelerle değiştirirlerdi. İşte bu değişim tam da bunu ifade ediyor. Sürdürülebilir bir çözüme başlamanın en kolay yolu bu! Giysilerinizi değiştirin. Bu sayede sadece o parçalara yeni bir hayat vermekle kalmıyor, aynı zamanda bir çöp yığını olmalarını da engellemiş oluyorsunuz.
Başka bir sürdürülebilir çözüm günümüzde artık çok moda olan ikinci el kıyafetler almak. Böylece üretimin olumsuz etkilerini az da olsa engellemiş olursunuz. Bu konunun biraz dezavantajlı bir durumu da var ki; ikinci el satın almak bilinçsiz tüketicileri satın aldıklarını daha az düşünmeye teşvik edebilir ve bu durum da hızlı moda tüketimini tetikleyebilir. Eğer bütçeniz el veriyorsa yüksek kaliteli ikinci el (vintage) parçalar almanızı öneririm.
Bir de yavaş moda seçeneği var ki; günümüz dünyasına ne kadar uygun bilemiyorum. Çünkü yavaş moda demek; daha az ürün üreterek çevre dostu olmak demek. Kalite burada anahtar nokta. Çünkü bir yavaş moda ürününe sahip olduğunuzda kendinizi uzun yıllar onu giyerken bulabilirsiniz. Artık giymekten sıkılırsınız ama o kadar iyi durumdadır ki atamazsınız. Zaten atmıyoruz! Ne yapıyoruz? Değiştiriyoruz 🙂
Ben bu konuda fuarlar düzenlenmesinin de faydalı olabileceği kanısındayım. Adil üreticilerin bir arada olması sürdürülebilirlik konusunda eğitimi destekler ve böylece sektörde çalışan işçilerin de yaşam kaliteleri iyileşmiş olur. Eğer sektör çalışanlarının durumları eşit ve iyi olabilseydi dünyada kesinlikle daha fazla mutlu insan, daha fazla hoşgörü, daha fazla sevgi ve bu sayede daha az çatışma, daha az şiddet görürdük eminim. Ama sektörün içinde olan ve bunları da göremeyen biri olarak çok üzgünüm. Ancak sanıyorum bu tarz fuar çalışmaları için bazı sertifikalar gerekiyor ve bunları almak da pek kolay değil. Bir çok küçük markanın gücü buna yetemeyebilir.
Ama bir seçenek daha var. Yine günümüzde çok moda olan “Vegan” ! Nedir vegan? Ya da vegan olmak ne anlama gelir?
Vegan çevre dostudur. Çünkü hayvansal atıklardan kaynaklı olumsuz çevresel etkileri azaltır. Yani aslında hayvanların giysileriniz için acı çekerek ölmelerini engellemiş olursunuz. Bir çok dünya markası da artık kürk ve deri kullanımı konusunda oldukça duyarlılar. Bu hayvan bazlı ürünlerin yerine şarap üreticilerinin üzüm artıklarını, plastik veya biyolojik olarak parçalanamayan diğer elyafları kullanıyorlar. Aslında burada da biraz eko-kirlilik çıkıyor ortaya çünkü ne yazık ki bu malzemeler daha sonrasında çöplüklere atılıyor. Çünkü aslında plastiği, pet şişeleri geri dönüştürmek de %100 sürdürülebilirlik olmuyor ama buna birazdan değineceğim 🙂
Peki o zaman ne yapacağız?
Yerel üretimleri mümkün olduğunca destekleyeceğiz. Ne alakası var diye düşünebilirsiniz. Şöyle ki; böylece karbon ayak izimizi azaltabiliriz. Giysi nakliyesi sırasında mesafeleri en aza indirgemek bunun için ciddi ve büyük bir adım olabilir.
Yada minimalist olabilirsiniz 🙂 Bu da mümkün olduğunca az tüketmek anlamına gelir ama sürekli yeni şeyler denemek yada almak konusunu seven biriyseniz; kendinizi bu konuda eğitmek biraz zaman alabilir.
O zaman organiğe, organik pamuğa yönelebilirsiniz. Organik pamuk bizi pestisitlerden korur. Nedir pestisit?
Pestisit; zararlı organizmaları engellemek, kontrol altına almak yada zararlarını azaltmak için kullanılan maddelerden oluşan karışımlardır. Covid-19 pandemisi hayatımıza girdiğinden beri elimizden düşürmediğimiz dezenfektanlarımız birer pestisittir.

Organik pamukta pestisite ihtiyaç yoktur. Çünkü hem toprağın hem de çiftçilerin sağlığı için saflık önemlidir. Ayrıca tabii ki yaban haytın korunması için de önemli bir detay saflık. Burada da ne yazık ki olumsuz bir kaç nokta var. Bunlardan biri ve en önemlisi organik pamuk üretiminin çok fazla suya ihtiyaç duyulması, diğeri de bunun cildimiz için iyi olduğunu düşünmenin bazen yanıltıcı olabileceği. Çünkü çoğu organik pamuk ne yazık ki toksik kimyasallar içeren boyalar ile boyanıyor. Organik her zaman daha iyidir ancak tencel ve kenevir gibi kumaşlar da benzer nitelikler sunar ve üretim için daha az suya ihtiyaç duyarlar. Özellikle kenevir iplikleri çok nemli, mağara tarzı kapalı alanlarda bekletilir, esnetilir ve sarılır. Ayrıca sürekli Tencel diyoruz ama bu bir marka adı. Kumaşın asıl adı “Lyocell” dir. Ve bu kumaş da rejene selüloz kaynaklı bir elyaf ürünüdür.

Gelelim geri dönüştürülmüş malzemelere…
Geri dönüşümün ilk ve en büyük amacı atık azaltmadır. Geri dönüştürülmüş pet şişeler sayesinde aslında fosil yakıtlara daha az bağımlı hale geliyoruz. Bu da salgılanan sera gazlarının emisyonlarının azaltılması demek. Bu önemli bir detay. Çünkü sera gazları atmosferde bulunan ve en çok ısı tutma özelliğine sahip olan bileşiklerdir. Küresel ısınmanın en büyük nedenlerinden biri bu sera gazlarının salınımıdır. Ama yine de pet şişelerin geri dönüştürülmesi o kadar da çevre dostu değil 😦 çünkü yine enerji ve yüklü kimyasala ihtiyaç duyulan bir işlemdir ve çok da uzun ömürlü ürünler yaratılamaz.

Çok uzattım biliyorum ama; son bir şey var bu konuda söylemek istediğim. Mümkün olduğunca %100 içeriğe sahip parçalara sahip olmaya özen gösterin. Çünkü bildiğim kadarıyla şu anda harmanlanmış elyafları ayırabilen bir teknoloji ne yazık ki yok.
Evet biz dünyayı, iklimi, çevreyi bozduk. Çok yıprattık ve siz gençlere de duyarlı olmayı öğütlüyoruz ve bu ize haksızlık etmek gibi geliyor biraz ama şöyle düşünün; hepiniz birer kahramansınız… bizlerin en büyük umutlarısınız. Değişimine, gelişimine fayda sağlayabileceğiniz tek bir nokta bile aslında büyük bir adımın başlangıcı olabilir.
Ve bende umarım şu an burada beni sabırla dinleyen sizlerin fikir ve bakış açılarınıza az da olsa dokunabilmişimdir.
Dinlediğiniz için teşekkür ederim 🙂 …