Merhaba herkese; umuyorum çok iyisinizdir ve her şey yolundadır. Olabileceğimiz en iyi beden ve ruh halinde olabilmeyi inanın hepimiz için diliyorum. En çok ihtiyacımız olan şey bütünsel sağlık.
Bugün sizler için geçmişten günümüze gelemeyen trendlere ait bir post hazırladım. Bu yazıyı okuyunca o moda trendleri için iyi ki yok olmuşlar diyeceksiniz 🙂 Hepimiz görsel ve basılı yayınlarda ünlüleri bir dizi tuhaf ve gülünç kıyafetlerle gördük. Mesela; Rihanna’nın pizza hali yada Lady Gaga’nın et elbisesi 🙂 bunlar en hızlı akla gelenler… ama neyse ki trend olmadılar. Neyse ki sadece bir defaya mahsustular 🙂 çünkü onlar asla günlük hayata entegre olamazlardı.
Ama biliyor musunuz? Tarih boyunca sağlık sorunlarına ve risklere sebep olan moda trendleri vardı. Birazdan sizinle paylaşacağım trendlerin artık ortalıkta olmadıkları için mutlu olacağınızı bir kez daha belirteyim 🙂
1- Balmumu Konileri
Arkeolojik kanıtlara göre; eski Mısırlılar vücut kokularını gizlemek için parfüm kullanırlardı. Bu parfümler balmumundan yapılır ve kadınlar bunları başlarında taşırlardı. Bu balmumu parfüm konileri genellikle perukların üzerine takılır ve gün içinde yavaşça erirdi.
Perukların sonrasında temizlenmesi zor oluyordur eminim… saçtan temizlemek daha mı kolay olurdu acaba! Ayy neyse! Parfümü kafamda taşıdığımı da düşünemedim 🙂

2- Bliauts
Bu eğilim rahatsızlık ve kısıtlamayla eş anlamlıydı. Orta Çağ Avrupa’sına kadar genellikle toplumların ellerinin üstünü örtecek kadar uzun kollu elbiselerdi Bliautslar. 11. ve 13. yüzyıllar arasında popülerdi ve seçkinler arasında çok revaçtaydı. Kullanıcılar pek ev işi yapamıyordu 🙂 bu nedenle tığ işi ve nakış gibi faaliyetlerle kollarını çok fazla hareket ettirmedikleri için bu faaliyetleri yapabiliyorlardı.
Ben bu elbiselerle daralırdım! Siz ne hissederdiniz acaba 🙂
3- Crakows
Crakows; 15. yüzyılda popüler olan bir ayakkabı stiliydi. Ayakkabıların uçları son derece uzun ve sivriydi. Ayakkabılar o dönemde Avrupa’da geldikleri şehirlerin adlarını almışlardır. Her iki cinsiyette bu ayakkabıları giyiyordu. Crakowsun abartılı olduğu düşünülüyordu. Genellikle ayak uzunluğunun %50’sinden daha fazla olduğu görülüyordu. Yürümeyi sağlamak için dizlere bağlanan ipleri vardı. Ayakkabılar pek pratik olmadıkları için kısa sürede kullanımdan kaldırıldı.
Ama benzer, modern hallerini yakın zamanda Jonathan Anderson tasarımıyla Loewe markasında gördük hepimiz. Neyse ki burunları bu kadar uzun değildi 🙂
4- Alexandra Limp
O zamanlar Galler Prensesi olan Alexandra; 19. yüzyılda bir moda ikonuydu ve düzenli olarak İngiliz kadınlar tarafından kopyalanan bir stile sahipti. Statüsü nedeniyle aldığı her moda kararı seçkinler tarafından beğenildi ve taklit edildi. Ne yazık ki; kendisini sakat bırakan şiddetli bir romatizma nöbeti geçirdi, bu yüzden baston ve bariz bir topllama ile dolaşmak zorunda kaldı. Bu; kısa süre sonra topllamayı bir moda akımı olarak benimseyen seçkinlerin ortaya çıkmasına sebep oldu. Ve çok geçmeden bu bastonlu topallama akımı diğer şehirlere yayıldı.
Günümüzde de bir çok kopyacı ve taklitçi var… bu içgüdüsel bir şey ama bu akımı okuyunca bu kadarına da pes! dedim yani 🙂

5- Hobble Etekler
Zamanın bir başka çılgın eğilimi 1910’ların başında moda olan “Hobble Etek” di. Bu; etek ucunda daralan, ayak bileği uzunluğunda bir etekti. O kadar dardı ki; onu giyen kadınlar küçük adımlarla yürüyebiliyorlardı. Bu fikrin 1908’de “üstü serbest bırakan, ancak bacakları zincirleyen” olarak Fransız tasarımcı Paul Poiret’den kaynaklandığı iddia ediliyor. Hobble etek, Edward döneminin en popüler trendi haline gelmiş ancak hükmü çok uzun sürmemiş ve yerini uzun kalem eteğe bırakmış.
Neyse ki artık yoklar 🙂

6- Chopinler
Bunlar hem pratik hem de sembolik işlevleri olan, çok uzun ahşap veya mantar platform tabanlı ayakkabılardı. Bu ayakkabılar ayağı düzensiz asfalt ve ıslak, çamurlu sokaklardan korumak için tasarlandı. Aynı zamanda kullanıcıların boyunu daha da yükseltti tabii ki! Yükseklik kısa süre sonra insanları etkilemeye başladı ve yürüyüşlerinde tuhaf bir dengesizlik yaratarak genel dengelerini bozdu.
Sonuç tabii ki onların da hayatımızdan çıkmaları oldu 🙂

7- Ayak Bağlama
Uzun yıllar boyunca, Çin’de birbirini izleyen kadın kuşakları çocukluk dönemlerinde ayaklarının dikkatlice kırıldığı ve toynağa benzeyecek biçimde şekillendirildiği bir uygulamaya katlandılar. Bu geleneğe “ayak bağlama” adı verildi. Ayak önce idrar ve sirke banyosuna batırıldı ve daha sonra ayak parmakları sıkıca ayağın altına katlandı ve sıkı bandajlarla bağlandı. Kadınları işkenceye maruz bırakıyor olmasına rağmen statü sembolü olarak görüldü. Ancak reformistlerin çabalarına rağmen; ayak bağlama 20. yüzyıla kadar devam etti.
Bu uygulamayı ismini haturlayamadığım bir filmde görmüştüm. Psikopat bir adam küçücük bir kıza yapıyordu bunu, izlemek bile korkunçtu. Yaşamak berbat bir şey olmalı 😦

8- Bale Botları
Balerin ayakkabılarından ilham alan bale botları, 80’li yıllarda çağdaş bir moda trendi olarak popüler oldu. Yüksek topuklu ayakkabılarla sivri ayakkabıların birleşimiydi, kullanıcının ayağı neredeyse bir balerinin en “pointe” pozisyonunda durmaya zorladı. Bununla birlikte botlar uzun süre ayakta durmak, yürümek hatta dans etmek için tasarlanmamıştı.
Yakın zamanda buna bir örnek olarak Lady Gaga tarafından defalarca giyilen Alexander McQueen tasarımı “Armadillo” ayakkabılar olabilir. Ne yazık ki eğer ayak bileklerinize değer veriyorsanız bu ayakkabılardan uzak durmanızı öneririm 🙂
9- Crinolines
Bu kabarık etek 19. yüzyılda kadınların gerçek eteklerinin altına giydikleri çember eteklerdi. Daha hafif bir seçenekti ve kadınları ağır kombinezonlardan kurtardılar. Ve kadınlar bacaklarını bu kafesin altında özgürce hareket ettirdiler. At kılı ve iplikten veya çelikten yapılmışlardı. Ama bu etekler rüzgara duyarlı oldukları için oldukça tehlikeliydi. Yüksek yerlerde yada uçurum kenarlarında yürümek sorundu. Bu nedenle o dönemde hayatını kaybeden kadınlar olmuş 😦

10- Erkek Korseleri
Tarihte pek çok tanınmış erkeğin terapötik (tedavi edici) veya estetik amaçlarla korse veya korse benzeri giysiler giydiği bilindiğinden, korseli erkekler yeni bir şey değildi. 19. yüzyılda at sırtındayken uygun üstü vücut duruşunu desteklemek, askerlerin üniformalarına sığmasına yardımcı olmak ve attan düşerlerse omurgalarını korumak için giydiler. Ayrıca askerler dört nala koşarken böbreklerinin zedelenmesini önlemek için yapılan korseler, bir ana akım moda olmaktan geriye düştü ve 20. yüzyılda geriledi ve 50’li yıllarda Christian Dior tarafından “New Look” modası için yeniden canlanıncaya kadar bir “alt kültür” parçası oldu.
Günümüzde hiçbir erkeğin bu korselere özlem duyuyor ve “keşke olsaydı” dediklerini düşünmüyorum 🙂
Umarım keyifle okumuşsunuzdur 🙂 Beğendiyseniz yıldızımı tıklamayı ve paylaşmayı unutmayın olur mu? Ve bu trendler için yorumlarınızı da merakla bekliyorum 🙂
Sevgilerimle,
Aslı
Evet haklısınız iyi ki bunlar moda olmadı. O ucu uzun sivri ayakkabının da aslında daha başka bir hikâyesi var 😁duymuştum. Biraz konusu çok muzip 🤭🤓
BeğenBeğen
Merhaba, evet o biraz detaylı bir konu 🙈 ama bu başlık altında kullanım zorluğunu vurgulamak istedim. Belki muzip halini ayrıca bir post yaparım 😉🙋🏼♀️
Çok sevgiler 🌸
BeğenBeğen
☘🌿🍀☘🌿😊
BeğenBeğen